20 Haziran 2011 Pazartesi

yarım kalan hikaye..

Yasadıklarını değil,düşlerini anlat ona yoksa dönüpte geçmişin için bakmaz sana asla..Ve her şey kelimelere kaldıysa yaşayacak hiçbi şey kalmamış demektir.                                                                                     Bu solgun yüz, donuk dudaklar.. dünya daha mı ağır aksak dönüyor artık? Sanki yedi cihana yayılmış bi durgunluk hakim yeryüzünde.. peki bu sakin,heyecansız,sadece damarlarıma kan pompalayan bu kalp… bedenim karanlık çıkışı olmayan bi hapishane gibi geliyor. Ne için,kimin için yıpranıp gidiyor yaşamım?
peki bu sessizlik,bu duruş neyin ifadesi? İçinde durduramayacagını bildiğin bi coşkunun patlamasından mı korkuyor yüreğin? O patlamadan mı koruyosun ikimizi? Ya da gücün mü yok koşup beni kollarına almaya? Neden şarkımızı söylemiyoruz? Neden donuksun?
Yarım yasandı hersey.. o kadar yarım yasandı ki bitti bile diyemiyorum..hiç başlamadı hatta.. (!) kim bilebilir ki yarım kaldığını ya da başlamadığını hiç…
insan böyle bi duyguyu yaşarken  gercek yasamdan tüm baglantıları kopmuşcasına ayakları yerden kesiliyor. Hoş, bi zaman bu baglantısızlıkta yasam kadar gercek ve dogal.. biliyomusun belki iyi oldu ama biz.. yine de erken yasanmıs o şey boynumda düğüm..
4 günlük bişey işte güzel yasandı ve bitti diyebildik.. bu 4 günde 4 mevsimi yasadık…
sonuç seçimlerde hep aynıydı aslında, yani acı.. secemediğin hep sana acı verecek .. yani acını sevmekte özgürsün aslında..
ve ben ; yıllar geçti bugün yine aynı yerde seni anıyorum tıpkı 6 sene önce oldugu gibi sevgiyle.. ne kadar zaman gecerse gecsin aradan ben yine aynı yerde  seni anıyor olacagım..
yasanmıs bişeydi benim yazdıgım,gözlemlediğim diil..
her aşkın derin bi trajedi içermesi, aşktan yüz çevirmek için neden oluşturmuyor ne yazık ki.. aksine daha da çekiyor içine daha da derinlere götürüyor insanı…
buraya bu acıyı cekmeye geldik ve hazdan kendimizden gecmeye geldik.. geldik ve gidiyoruz…